Mangalın Efendisi Neden Hep Erkek? Bilim Bu Geleneğin Perde Arkasını Açıklıyor
Yaz ayları geldiğinde aynı sahne defalarca karşımıza çıkar: Kadınlar sofrayı kurar, erkekler ise mangalın başına geçip ateşi harlar, eti çevirir. Bu tanıdık manzara sadece bir gelenek mi, yoksa insan doğasına işlenmiş bir davranış kalıbı mı?

Zürih Üniversitesi’nin 23 ülkeyi kapsayan geniş çaplı araştırması, bu soruya şaşırtıcı cevaplar veriyor.
20 Bini Aşkın Katılımcıyla Gerçekleştirildi
Araştırma, Kuzey ve Güney Amerika’dan Avrupa ve Asya’ya kadar uzanan 23 ülkede, tam 20.802 kişiyle yapılan kapsamlı bir anket çalışmasına dayanıyor. Katılımcıların cinsiyetleri ve et tüketim alışkanlıkları detaylı bir şekilde analiz edildi. Elde edilen veriler, et yeme alışkanlıkları ile toplumsal cinsiyet rolleri arasındaki bağlantıya ışık tuttu.
Et, Erkeklik Sembolü Olarak Görülüyor
Sonuçlar çarpıcı: Kadınlara kıyasla erkekler, özellikle Endonezya, Hindistan ve Çin dışındaki ülkelerde çok daha fazla et tüketiyor. Et yemek, birçok erkek için yalnızca bir beslenme tercihi değil; güç, geleneksellik ve erkeksilik gibi kavramlarla özdeşleşen bir kimlik göstergesi. Bu nedenle mangal başında olmak, erkekler için sadece bir görev değil, aynı zamanda bir "ritüel" anlamı taşıyor.
Mangal Sadece Yemek Değil, Sosyal Bir Sahne
Uzmanlar, mangal yapmanın erkekler tarafından üstlenilmesini "toplumsal sahneye çıkış" olarak yorumluyor. Ateşi yakmak, eti pişirmek ve onu sunmak, erkeklerin kendi kimliklerini sergiledikleri bir alan haline geliyor. Bu durum, sadece kültürel değil, aynı zamanda psikolojik bir davranış kalıbı olarak değerlendiriliyor.
Et Tüketiminin Zirvesinde Hangi Ülkeler Var?
Araştırmaya göre, Tayland, Çin, ABD ve İspanya et tüketiminin en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Bu ülkelerde hem kültürel hem de ekonomik gelişmişlik düzeyiyle paralel olarak kırmızı et tüketiminin arttığı gözlemleniyor.
Kadınlar Vejetaryenliğe Daha Yakın
Araştırmanın ortaya koyduğu bir diğer dikkat çekici sonuç ise, kadınların vejetaryen ya da vegan beslenme biçimlerine erkeklerden daha fazla yönelmesi. Almanya, Polonya ve Arjantin gibi ülkelerde bu fark daha da belirginleşiyor. Bu durum, kadınların doğaya, çevreye ve hayvan haklarına daha duyarlı yaklaşımlarıyla da ilişkilendiriliyor.
Eşitlik Paradoksu: Beklenenin Tersi Gerçekleşiyor
Belki de çalışmanın en ilginç sonucu şu: Cinsiyet eşitliğinin yüksek olduğu toplumlarda, kadın ve erkeklerin benzer beslenme alışkanlıklarına sahip olması beklenirken, tam tersi bir tablo ortaya çıkıyor. Bu ülkelerde erkekler ete daha da bağlı hale gelirken, kadınlar bitkisel beslenmeye yöneliyor. Bu da bize toplumsal özgürlüklerin, bireylerin tercihlerinde nasıl karşıt yönlerde etkiler yaratabileceğini gösteriyor.
Mangal, Erkekliğin Dumanlı Sembolü Mü?
Görünüşe göre mangal sadece bir yemek pişirme biçimi değil, aynı zamanda yüzyıllardır şekillenmiş kültürel ve psikolojik bir davranış örüntüsünün sahnesi. Erkekler için bu dumanlı alan, güç gösterisi ve sosyal kimlik inşasının bir parçası olarak öne çıkıyor. Kadınlar ise bu alanın dışında kalarak farklı beslenme eğilimleriyle ayrışıyor. Ve bu durum, sadece Türkiye’ye özgü değil, küresel bir gerçeklik.